15 Haziran 2014 Pazar

Sonra bir gün büyürsün..


Benim 17 yaşımın mottosuydu bu şarkı benim de sevgili öğrencilerime armağanım olsun özetle der ki "Hatırlamak Yok!" tabi siz yine de körü körüne unutmayın neticede ahde vefadır acıya bile gülebilmek :) HEPİNİZİ KOCAMAN SEVİYORUM! 


Öğrenciler çok zor evet ama bir o kadar keyifli bazen o kadar komik olabiliyorlar ki ebat olarak küçük oluşları da kızamama durumunu birlikte getiriyor, yaptıkları saflıklar, kırdıkları potlar, esprileri, zorda kalınca sergiledikleri tutum bana sabrı, ağladıklarındaki gözyaşları masumiyeti, sinirlenip anında barışmaları affediciliği, her şeylerini paylaşmaları cömertliği, birbirlerinde beğendikleri şeyleri komplekssizce söyleyebilmeleri de kıskanç olmama duygularını aslında nasıl da yaş aldıkça kaybettiğimizi anımsatıyor.. Normal bir eğitim öğretim yılı içinde kendilerine öğretmemiz gereken belirli müfredatlar var misal içinde çeşitli branşlardan konular barındıran.. Bir de işte terbiyeli olmayı alışıldık şekilde öğretmek var görev tanımı içinde.. Peki ya öğretemediklerimiz? Ezbere yahu dur ezberi bırak akla hafsalaya sığmayanlar? Şimdi gel de bu güzelliklere de ki bak evladım aslında hayatın iç acıları bir üçgenin iç açılarına hiç benzemez.. Zira üçgenin içaçılarını çözerken formül hep bakidir ama insanın iç acılarını çözmek öyle sandığın kadar kolay değildir.. Hayat sana bir çarpar kendini tekrar asla ve kati suretle toplayamazsın! Misal matematik dersinde öğrendiğin bölme gibi değil acıların seni bölüm bölüm bölmesi.. Hayatta her şerrin bir hayrı vardır zira o da şudur ki, her bölümün çoğalarak artar çektiğin her bir acının akabinde.. Ama güçlenirsin ama tükenirsin..

Misal fen bilgisi dersi var müfredatta orada tek hücrelileri görmüşsündür. Evet evet hayatta da mevcutlar deriz ki “ulenn bu adam/kadın bu yaşa kadar nasıl geldi bu zekayla..” Maalesef kendileri bir ömrü en bi güzelinden törpülerler ama sorsan “nedir benim senden çektiğim” diye utanmadan“failin mechul” diye de nitelerler sanki durumda hiç payları yokmuşcasına .. Bölünerek çoğalanları da anımsarsın aynı dersten.. Evet varlar bölüne bölüne çoğaldılar hergün farklı yüzleri ortaya çıkar kendilerinin..Çoklu kişilik sorunları vardır misal.. O kadar çok bölünürler ki zamanla kendileri de unuturlar bir bölünmenin insan üzerinde yapabileceği en ağır tahribatı.. Çeşitli yüzleri de vardır misal aynı insanda nasıl barındığına hala büyük bir şaşkınlıkla baktığım..Öyle ki kendilerine de yabancılaşır bu zat-ı şahaneler.. Oh olsun kanımca..

Türkçe dersinde okuduğunuz o masallar var ya hani yakışıklı yüce yürekli bir prens/prenses, işte ondan yiyeceğin kazığı ebedi billah unutmayacaksın öyle ki bence uyumaya devam et ey güzel prensesim çünkü bir prens seni öpüp uyandırdığında sezdiğin sıcacık güven duygusu zamanla seni uçurum kenarından ittiği vakit çektiğin acıya değmeyecek.. Ya da erkeksen eğer var sen kurbağa kal emin ol hayat daha bir güzel prens olmanın akabinde gelecek acıya nispeten.. Canım çocuk insanlar ölür.. İnsanlar terkeder.. İnsanlar kıymet bilmez.. Hani şu masaldaki prensese uykucu elmayı yediren cadı var ya işte o asla kaybetmez sen ayvayı yok pardon elmayı yediğinle o cadının arkasından bakakalırsın “bu da insan mı bana bunu nasıl yaptı?” diye ve üzgünüm ama daha kötü şeyler de olacak bence elmayı yediğin gibi uyu ve mümkünse sen bu masalın sonunda hiç uyanma.. “İnsanlar neden kötülük yapar öğretmenim” evlat en kazık yerden sordun biliyor musun? Zira beyin kıvrımları nasıl çalışır bileydim Freud amcamın kankası olurdum.. Canım çocuk bilmiyorum.. Hayat zor klişesinin arkasına sığınıp sana sadece bu cevabı verebilirim.. Hayat zor ve kolaylaşmayacak..

Tarih derslerine bak habire masal dinler gibi dinlersin de kulağına küpe olması gerekeni hep es geçersin “tarih tekerrürden ibarettir” ve bunu din derslerinde öğrendiğin “tevekkül” öğretisiyle birleştir lütfen.. Canın buna rağmen yanacak yanacak da işte acıyı hafifletir afyon şurubu misali..

Coğrafya dersleri vardır okursun sınırlar , dağlar, ovalar diyerek gider.. Bırak nerede yetiştiğini fındığın.. Senin coğrafyan ilelebet acı coğrafyası olacak dünyanın en mutlu insanı(! Yok böyle biri buarada) olsan dahi ve gel zaman öyle bir coğrafyasızlaşacaksın ki kendine.. Ah bir anlasam sebebini.. İklimler geçecek üşüyeceksin ve iklimler gelecek dindiremeyecek o insani üşümelerinin ayazını.. Tam ısındım diyeceksin bakmışsın o da donakalırken gördüğün bir hayal.. Demem o ki insan yaş aldıkça üşüyor.. Kendine üşüyor hem de.. İşte buna yetişkin jargonunda, pişmanlık diyoruz ve bu durumun yaşandığı tüm coğrafyalar da pişmanlık coğrafyası.. Gel gelelim ki taşınmak mümkün olmuyor acılardan ve ikamet değişikliği mümkün değil ya da iade-i benlik diye bir durum hiç vuku bulmamıştır hayatta..

Şimdi karnene gelen birlere üzülüyorsun ya bırak tek derdin o olsun.. Bugün üzülüyorsun ya hani sözlüye kalktım ama bilmediğim yerden sordu hoca diye.. Heh işte esas hayat en çalışmadığın yerden sorar öyle de bir sınar ki seni elin kolun bağlı kalırsın.. Ne yapsan boş zira hayatın ne bütünlemesi var ne alttan dersi.. Hiç tekrarı yok o noktada yaşananların.. Dur bir daha çalışıp telafi sınavında vereyim de diyemiyor insan.. Kaldığın noktada öyle bir kalıyorsun ki.. Kimileri takılıp kalıyor kimileri devam etmiş gibi yapıp yine de aynı noktadan milim kıpırdayamıyor.. Bir de bazen bildiğini unutursun ya sözlüde.. İşte hayatta dimağın donar bazen ama soğuktan değil acıdan.. Ne konuşabilirsin ne ne yapman gerektiğini.. Elin kolun bağlanır kilitlenir kalırsın.. Bildiğin tüm ezberler tersine dönmüştür ve sen ufaldıkça ufalır çaresizce beklersin.. Artık 25. saat olsun da enazından bu gün bitsin diye.. Çünkü ertesi gün kabullenmeye başlarsın.. Aslında bu kabullenmek değildir durumu değiştirmeye dair gücün kalmadığı noktada pes etmektir ki biz büyükler bunu hep yaparız hem de çok iyi yaparız ama bilir misin canım çocuk kabullendiğimiz kötü durumlar değildir, ne hımbıl ne beceriksiz ne güçsüz olduğumuzdur.. Boşver be çocuk içini karartma bence bu kadarına rağmen hayatın iyi yönleri de var.. Ama bana sorma ezberim çok berbattır.. Kendin yaşa öğren.. Ben üzgünüm senden ayrılmanın verdiği ağırlıktan mütevellit o nedenle içimi karattım ama sen yapma! Annenin babanın ya da öğretmenlerinin devamı olma.. O filmin sonunu biliyoruz.. Yeni filmler yazman ve çok başarılı olman dileğiyle.. Seni çok seviyorum be canım çocuk!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Güzel yazı, emeğinize sağlık, benim sitem de şu ben de beklerim, bu bir otomatik yorumdur" tarzı sadece yorum yapmış olmak ve link bırakmak amacıyla yapılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Alakanıza teşekkürler :)